21 Kasım 2009 Cumartesi

FRANSIZ SÜİTİ




Kitap okumak, şu anda rutin olan hayatımı hareketlendiren tek şey.
Tabi kızım Beren'i saymazsak...
Bambaşka dünyaların içine yol alıp, birazda başka insanlar (hayali bile olsa) kafa yormak, meşgul olan zihinlerimizi dağıtmak için çok iyi bir yol.
Tamam kendi adıma konuşayım, benim için en keyifli çıkış yada kaçış diyebilirim..
Üstte kapağını gördüğünüz kitabı merakla almıştım..
Son kalan kitabım bitmek üzereyken gider, birkaç tane kitap seçerim kendime..
Bir-iki ay önce almıştım bu kitabı.
Arka kapağındaki ve eleştirmenlerden aldığı yorumlarla daha bir merakla okumaya başladım..
Ama ne büyük bir hayal kırıklığı!
Çevirmen kitabı mahvetmiş!
Olaylar birbirinden kopuk, beş on sayfa önce bahsedilen şey, sanki yeni bir konuymuş gibi sunuluyor. Birkaç sayfa sonra anlıyorsun ki, bunu zaten anlatmış başlarda.. Ucu başı belli değil..
Avrupa'da yapılan Yahudi soykırımıyla ilgili başyapıt olmaya aday olan bu kitabı biz ne yazıkki aynı tadı alarak okuyamıyoruz.. Birkere kitaptaki tarihi bilgileri kaçırıyoruz ister istemez. Çünkü zaten çevirmenin kendi
kaçırmış çeviriyi yaparken.
Sadece çevirmenin hatası değil tabiki, editörde buna ortak olmuş..
Hayatımda ilk kez, bir kitabı yarım bıraktım, okuyamayacağım dedim..
Çünkü sürükleyeceği,  meşgul edeceği yerde, insanı deli ediyor..
Bir kez daha anladım ki, kitabı yazan kadar, onu çevirende sanatçı..
Çevirmenlerin önemini birkez daha anlıyor ve hepsine saygıyla teşekkür ediyorum.
İyi çevirmenlerin hakkını yememek gerekiyor..
Çünkü kötü çevirmen kitabı bir enkaza çeviriyor.
Fransız Süiti canlı bir örneği.
En yakın zamanda iyi bir çevirmen ile yeni basımını okumayı diliyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder